Yayın tarihi: Kasım 9, 2020
Yayına Hazırlayan: Kağan Çavuşoğlu
Literatür Araştırmaları: Tuğberk Talak
Koronavirüs salgını belirgin biçimde gösterdi ki; sağlıkta dijitalleşme sadece önemli değil zorunlu. Bu da sağlık sisteminin daha kapsamlı bir dijital bir alt yapı ile yönetilmesinin ve
modern tıbbın gereklilikleri arasında olduğuna işaret ediyor. Buna bağlı olarak Tele-tıp uygulamaları hayatımızın vazgeçilmezleri arasında olacak. #kanittemelliaktivizm yaklaşımı ile Türkiye'nin en çok başvurulan, güvenilir #hivbilgisi kaynağı #kirmizikurdeleistanbul bu önemli konuyu sizin için değerlendirdi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün Koronavirüsü küresel pandemi ilan ettiği 11 Mart'tan bu yana, tıp dünyası ve sunulan hizmetler herkes için değişti.
Sağlık kuruluşları, ameliyat ve diğer tıbbi müdahale gerektiren tüm uygulamaları erteledi ve hatta iptal etti. Koronavirüs bulaşma riski nedeniyle, HIV ile yaşayan bireyler de dahil olmak üzere, tüm kronik hastalıklar ile mücadele eden bireyler rutin muayene ve taramalarını ertelemek durumunda kaldırlar. Bu süreçte doktorlar ve hemşireler ile tedavi ettikleri insanlar arasındaki birincil iletişim aracı, ortalama bir insanın günün altı saatten fazlasını çevrimiçi geçirdiği bir çağda, bir anda video ve telefon görüşmelerine dönüştü.
Tele-tıp nedir?
Tüm dünyada yaygın bir şekilde kullanılmaya başlayan teletıp çözümleri, pandemide deneyimlediğimiz üzere, başta muayene ve reçetelendirme süreçleri olmak üzere, birçok farklı tıbbi hizmetin uzaktan erişilebilir olmasını sağlıyor.
Ülkemizde belediyeler aracılığıyla sunulan evde bakım hizmetlerine benzer bir alt yapı ile kan testleri ve hatta ultrason gibi bazı görüntüleme hizmetlerinin de sunulduğu uzaktan tıbbi değerlendirme yöntemleri, özellikle kronik hastalıkları olan ve daha çok ileri yaş grubundan bireylere sunulan hizmetlerin hem kalitesini arttırıyor hem de riskli grupların korunması anlamını taşıyor. Amerika’da bazı eyaletlerde bu yaş gruplarına ait bireylerin akıllı telefonları ile entegre çalışan akıllı saatleri kullanmaları öneriliyor. Akıllı telefonlardaki bir uygulama aracılığıyla sağlık sistemine ya da hastanenin bilgi yönetim sistemine giden veriler aracılığıyla, bu yaş grubunun sürekli tansiyon ve nabız ölçümlerinin raporlanması, uzaktan ve yerinde sunulan test hizmetlerinin sonuçlarının telefona yönlendirilmesi gibi pratik veri akışları ile doktorlar, hastalarının mevcut sağlık durumları hakkında hem devamlı bilgi sahibi olabiliyorlar hem de hastalarıyla sürekli ve sürdürülebilir bir dijital etkileşime giriyorlar. Son dönemde Amerika’da yapılan bir araştırmada kronik kalp rahatsızlığı ve hipertansiyonu olan hastaların, aynı zamanda hematoloji ve onkoloji hastalarının oluşturduğu hasta grubunun yaklaşık %40’ının muayene ve bakım uygulamalarının teletıp ve uzaktan destek yöntemleri ile yapıldığını ortaya koyuyor.
Tele-tıp hasta tercihlerini etkiliyor
Tele-tıp imkanları artmaya başladıkça, hastalar da bu imkandan faydalanarak, hastane yolunu tutmak yerine, kendilerine ve uğraşlarına vakit ayırmayı tercih ediyorlar. Tabi ki bu hekim ile görüşme nedenine göre değişiklik gösterebilir. Örneğin temas gerektirmeyecek rutin bir kontrol, sonuç değerlendirilmesi sonrası reçete yazılması gibi bir durum ya da herhangi bir tıbbi durumun danışılması gerekiyorsa, kimse iş yerinden izin istemek zorunda kalıp hastanenin yolunu tutmak istemez ya da çocuklu bir anne duruma göre toplu taşıma ile hastaneye gidip gelmeyi ufak bir görüntülü konuşmaya tercih etmeyecektir. Hekim tarafından bakıldığında da, fiziksel temaslı muayene gerektirmeyen her türlü durum, kapıda onları bekleyen hasta sırasının azalması anlamına geldiğinden, büyük avantaj sağlayacaktır. Elbette bazı durumlarda yüz yüze hizmetin yerine hiçbir şey geçemez ve teletıbbın hasta ile doktor ilişkisini ne kadar ileriye taşıdığı tartışma konusu olabilir; ancak mevcut deneyimlerin tele-tıp uygulamalarının önemini herkesin anlamasına yardımcı olduğu bir gerçek.
Tele-tıp önündeki engeller
Her ne kadar sunduğu imkanlar nedeniyle bir takım alçak bariyerleri aşmış gibi görünse bile, teletıp ile ilişkili süreçler söz konusu olduğunda, tüm dünyada hastalar yeni bariyerlerle karşı karşıya kalmış durumdalar. Özellikle akıllı telefonu, tableti ya da bilgisayarı olmayan, olsa dahi sabit bir bağlantıya erişemeyen insanlar, bu servise ulaşamakta sorunlar yaşıyorlar.
Gelir düzeyi düşük ve yaşam şartları iyi olmayan ya da görme, işitme gibi engelleri bulunan vatandaşlar için durum daha da büyük bir probleme dönüşmekte. Yaşlı bireyler ise aşina olmadıkları bu teknolojiyi kullanırken -hatta kullanmayı bir kenarı bırakın- rahatsız oluyorlar. 90’larda ATM teknolojisinin yaygınlaşmasına rağmen, banka önlerinde hesap defterleriyle emekli maaşlarını çekmek için saatlerce kuyrukta bekleyen emeklilerin görüntülerini gözünüzün önüne getirirseniz, ne demek istediğimizi anlayacaksınız. Amerika'da yapılan bir araştırma, yaş grubu yükseldikçe teletıp çözümlerini tercih etmekten uzaklaşıldığını gösteriyor ve bunun bir fırsat eşitliği sorunu yarattığının da altı çiziliyor.
Teletıbbın önündeki engellerin aşılması konusunda birlikte çalışan halk sağlığı uzmanları ve bilgisayar mühendisleri, sağlık personellerinin hastalara gerekli dijital becerilerin öğretilmesi için eğitilmelerinin ve hatta belki bu alanda çalışacak destek personeli ekiplerinin oluşturulmasının, ve aynı zamanda da farklı toplumsal gruplardaki bireylerin dijital hizmetlere erişimlerinin önündeki engellerin devletler tarafından ortadan kaldırılmasının gerekliliğinin altını çiziyorlar.
Türkiye’de tele-tıp ne durumda?
Aslında teletıp süreçlerinin temelini oluşturan yapılar Türkiye’de uzun yıllardır kullanıyor. Dünya'da konsept olarak önemli bir yere sahip ve Kırmızı Kurdele İstanbul olarak uluslararası toplantılarda başarısının altını çizdiğimiz Sağlık Bakanlığımızın e-Nabız sistemi, temel bakış açısıyla bir teletıp uygulamasıdır.
Pandemi ile birlikte oldukça yaygınlaşan görüntülü sohbet uygulamaları da elbette teletıp bakış açısıyla özellikle destekleyici tıp hizmetlerinde karşılığını buldu ve diyetisyenler ve psikologlar gibi desteki ve danışmanlık sağlayan branşlar artık sürece adapte olmuş durumdalar. Hatta önümüzdeki günlerde, 1-7 Aralık Kırmızı Kurdele Haftası içerisinde derneğimiz tarafından lansmanı yapılacak önemli ve kapsamlı bir projemiz de bulunuyor bu konuda…
Ama tabiki teletıp dediğimizde, daha kapsamlı ve daha doktor muayenesine yönelik bir süreçten bahsediyoruz. Bu konuda da önümüzdeki günlerde, özellikle HIV ile yaşayan bireylerin dijital muayene olmak ve ekrandan da olsa hekimlerini görme fırsatını yakalayacakları bir platformun lansmanı yapılacak. Kırmızı Kurdele İstanbul olarak oldukça önemsediğimiz ve desteklediğimiz bu projeye ait bilgileri çok yakında siz takipçilerimizle paylaşacağız.
www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey
Kaynaklar
https://www.nature.com/articles/s41572-020-0185-x
https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1936657420301047
https://link.springer.com/article/10.1007/s00520-018-4580-8
https://www.nature.com/articles/s41572-020-0185-x