(Basın Konseyine Kırmızı Kurdele İstanbul Derneği ve Pozitif Yaşam Derneği Yönetim Kurulları adına yollanmış ortak şikayet metnini yazının sonunda bulabilirsiniz)
Yayın tarihi: 1 Kasım 2019 *Yayına hazırlayan bilgisi sayfa sonunda
Sabah gazetesinde, 31 Ekim 2019 Perşembe günü İbrahim Ayral imzasıyla ve ’’Son dakika haberi: Özel Hastanede AIDS skandalı! HIV'li hastanın malzemesini 15 hastada kullandılar!’’ başlığıyla yayınlanan haber hakkında yazdığım bu yazıda kurum ve kişi isimlerini açıkça yazmaktan hiç çekinmeyeceğim. İlgili haberde de kişi ve kurum isimleri, hatta fotoğraf ve logoya varana kadar açıkça paylaşılmış zaten! Ayrıca olay öyle bir olay ki, haklı ve kendinizden eminseniz, adınızın geçmemesini değil, tam aksine geçmesini istersiniz. Fakat yine de bundan rahatsız olan olursa, internet sitemizin ilgili bölümünden bize ulaşarak, ihtiyaç duyarsa benimle, ihtiyaç duyarsa avukatımızla görüşme talep edebilir. Yerimiz yurdumuz belli; kütüğümüz, kaydımız halka açık.
Detaylara girmeden önce ise, şu üç şeyi özellikle belirtmek isterim;
on yılı ve bir kaç ülkeyi kapsayan aktivistlik hayatımda özensizlik, ihmal ve vurdumduymazlık içeren çok mesele ile karşılaştım. Ama bu mesele, açık ara şampiyon olur!
İkinci husus; HIV ve tedaviye erişimi temel çalışma alanı seçmiş bir aktivist olarak, olaydan ne hastane ve/ya da doktorun, ne de muhabir ve/ya da gazetenin görebilecekleri herhangi bir zarar zerre kadar umurumda değil.
Benim üstlendiğim sorumluluk ve temsilcisi olduğum kurumun misyonu, meseleyi HIV pozitif bireylerin (yakınlarının ya da HIV olgusuna ilgi duyan herkesin) perspektifinden ele alarak zarar görmelerini engellemeye, varsa zarar telafisine çalışmak ve hak savunuculuğu yapmak.
Ve üç; profesyonellik ve etik, bu tip bir olaya tepki vermeden önce üzerinden en az yirmi dört saat geçmesi, adı geçen herkesten görüş almaya çalışılması gerektiğini söylüyor. Şahsi hayatımda da, biz Kırmızı Kurdele İstanbul’da da ilk günden beri böyle yapıyoruz. Çünkü ilk anda verilen tepkiler genellikle gereğinden fazla duygusal oluyor ve geçmişe bakarsanız, yapıcı sonuçlar ve faydalar üretmeyen tepkiler, on dakika sonra unutulmuş basın bültenleri olarak kalıyor...
Bu yazıyı yayına hazırlarken de yukarıda bahsettiğim prensibe bağlı kaldım. İlk yirmi dört saat içinde hem Prof. Dr. Alper Çelik, hem İbrahim Ayral hem de bu haberde adı geçmeyen ama Sabah Gazetesi'nin Sağlık Editörü olan Didem Seymen ile telefon görüşmeleri yaptım. Ayrıca dernek avukatımız, başka hekimler ve profesyonellerle de...
Aşağıdaki kısa bilgiler bu görüşmelerden, haberden izlenimler, notlar ve elbette kişisel görüşler içeriyor.
Gazam mübarek olsun!
Yanlış bir kelime ile kaç kişinin kalbini kırabilirsiniz?
Kelimelerle ve onları doğru kullanmakla sadece bir aktivist olarak değil, hayatını yazarak kazanan biri olarak da ilgiliyim.
Çünkü onlar onarıcı, kapsayıcı, paylaşımcı ve iyiliği çoğaltıcı ya da ayrıştırıcı, rencide edici, kötülüğü çoğaltıcı olarak kullanılabilirler. Hizmet ettikleri amaç ve sebep oldukları sonuç, biraz da konuşan/yazan kişinin seçimine bağlıdır. Peki bunu niçin özellikle belirtiyorum ve "Yanlış bir kelime ile kaç kişinin kalbini kırabilirsiniz" diye soruyorum?
Hem Prof. Dr. Alper Çelik, hem de İbrahim Ayral, "HIV’li" diye kaç yılın aktivisti olarak benim bile ne olduğunu tam olarak bilmediğim(!) bir terim kullanıyorlar.
Sivaslı’yı, İstanbullu’yu, Ankaralı’yı, Amerikalı’yı, Belçikalı’yı biliyorum ama HIV neresi, HIV'li kimin hemşehrisi?
Bıkmadan tekrara devam;
HIV’li ya da AIDS’li değil, HIV ile yaşayan birey/HIV pozitif birey. HIV’li ya da AIDS’li değil, HIV ile yaşayan birey/HIV pozitif birey HIV’li ya da AIDS’li değil, HIV ile yaşayan birey/HIV pozitif birey HIV’li ya da AIDS’li değil, HIV ile yaşayan birey/HIV pozitif birey HIV’li ya da AIDS’li değil, HIV ile yaşayan birey/HIV pozitif birey HIV’li ya da AIDS’li değil, HIV ile yaşayan birey/HIV pozitif birey
Şunu da bıkmadan tekrara devam;
HIV ile AIDS aynı şey değil!
HIV ile AIDS aynı şey değil!
HIV ile AIDS aynı şey değil!
HIV virüsün adı. AIDS ise tedavi görülmezse oluşacak çoğul hastalıklar tablosu. Yani AIDS bir hastalık değil, sendrom!
Yıl oldu neredeyse 2020. Güncelleyin kendinizi artık.
Zira ayıp oluyor, kalp kırıyorsunuz!
Uzman Doktor ne diyor?
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr.Asuman İnan diyor ki: "Standart prosedürler yeterlidir ve tüm sağlık bakım hizmetlerinden tam olarak yararlanmak HIV pozitif bireylerin en doğal haklarıdır!’’.
Benim bir şey eklememe gerek yok sanırım!
Hepimiz aynı takvimi mi kullanıyoruz?
Soru biraz tuhaf geldi değil mi?
Haklısınız; epey tuhaf bir soru ama haberden alıntıladığım cümle kadar değil; ‘’ameliyat edilen hastalar, gizli protokolle karantina altına alınmak üzere…’’.
Buyurun buradan yakın!
İbrahim Ayral’a, bana hakaretler ettiği telefon görüşmemizde, bu karantina gerekliliği bilgisini nereden aldığını sordum. Soru hayli mantıklı. Çünkü hiçbir uluslararası sağlık standartında, tedavi kılavuzunda ve kabul görmüş uygulamada, HIV pozitif bireyleri ya da AIDS tablosu içindeki bireyleri karantinaya almak ya da HIV testi sonucu gelene kadar karantinada tutmak diye bir engizisyon uygulaması yok! Kendisinin verdiği cevap ise ‘bana hiçbir açıklama yapmak zorunda olmadığı’ ve benim ‘kimin köpeği’ olduğum sorusu oldu!
Ayrıca çok emin bir dille ‘zaten HIV’li hastaların ameliyatlarının gün sonunda yapılması gerektiğini’, benim ‘doktorun diliyle konuştuğumu’, ‘aktivist miyim, yazar mıyım, ne olduğumun belli olmadığını ama bu telefon görüşmesinin kaydedildiğini’ de ekledi...
Yazıyı okuduğundan çok emin olduğum genç muhabir kardeşime seslenmek istiyorum; HIV ve AIDS'e ilişkin karantina uygulamaları, olgunun yoğun görüldüğü 80’lerin ortasında yani yaklaşık 35 yıl önce bitti. Seni hepimizle aynı takvimi kullanmaya davet ediyorum.
Ayrıca benim rızam olmadan telefon görüşmemizi kaydediyor olman SUÇ. KVKK diye basit bir internet araması, sana gerekli bilgileri verecek.
Son olarak; kimin köpeği’ olduğumu/olmadığımı ise üç dakikada üç bin belge, şahitlik ve beyan ile, gönül rahatlığıyla izah ederim, için rahat olsun. Umarım hakaret edecek kadar gözü kara olduğun gibi, özür dilemeyi bilecek kadar da erdem sahibisindir.
Benden yana şüphen olmasın!
Peki nedir bu meselenin aslı astarı?
İbrahim Ayral’ın haberi "bir ameliyatta HIV'li hastada kullanılan tıbbi malzemeyi değiştirmesi gereken hastane yönetimi üç günde 15 hastayı aynı sıvıyla ameliyata aldı. Ameliyat edilen hastalar gizli protokolle karantina altına alınmak üzere soruşturma başlatıldı… Hastane yönetimi maddi değeri 2 bin 500 TL civarındaki dezenfekte solisyonu değiştirmek yerine yaptığı ameliyatlarda aynı sıvıyı kullandı. Üç günde 2'si yabancı uyruklu 15 hastanın ameliyatında bu sıvının kullanıldığı iddia edildi’" diyor.
Konuya girmeden önce; ‘solisyon’ değil, solüsyon.
İnternette yaptığım 30 saniyelik bir araştırmaya göre ise 2.500 TL değil, **657 TL.
Fakat biz haberdeki bu özensizlikleri bir kenara bırakıp ana meseleye gelelim;
Haberi okudukça başlıktaki mutlak dil gidiyor ("kullanıldı") ve yerine daha yumuşak bir dil geliyor; ''iddia edildi''.
İddia edilmiş arkadaşlar, paniğe gerek yok!
Bir başka detay; kendisiyle telefonda görüştüğüm Sabah Gazetesinin Sağlık Editörü Didem Seymen Prof. Dr. Alper Çelik’in telefonda görüş vermeyi reddettiğini söyledi.
Fakat haberi tekrar okuduğumda gördüğüm cümle ‘’SABAH'ın görüştüğü Alper Çelik ise suçlamaları kabul etmedi. Çelik, gerçeklerin yargı süreci sonucunda açığa çıkacağını öne sürdü’’.
Kafalar karışık…
Çok karışık!
Yine kendisi ile telefonda görüştüğüm Prof. Dr. Alper Çelik ise ‘böyle bir olay yaşanmadığını, aslında iddiaların yeni değil iki yıllık olduğunu, bahsedilen HIV pozitif bireyi iki yıl önce başka bir hastanede opere ettiğini, zaten solüsyon değiştirmemek gibi bir şeyin söz konusu olamayacağını’ ifade etti.
Kararı siz verin.
Yukarıda da belirttiğim gibi ne Doktor/Hastane, ne de Muhabir/Gazete zerre kadar umurumda değil. Eğer onların arasında bir husumet varsa adalet sistemimiz, Doktorun/Hastanenin bir ihmali varsa Sağlık Bakanlığı müfettişlerimiz ve Muhabirin/Gazetenin bir hatası varsa adli mercilerimiz gerekeni yapacaktır.
Fakat HIV pozitif bireylerin (yakınlarının ya da HIV olgusuna ilgi duyan herkesin) iki kişi/kurum arasındaki herhangi bir meseleye kurban seçilmesi, HIV pozitif ya da negatif olmaları fark etmeksizin isimlerinin haber içeriğinde kriminal vakalardaki gibi geçmesi bu alanda çalışan tüm sivil toplum kuruluşlarının meselesidir. Biz de bu sorumluluğumuzu ve tüzüklerimizin verdiği görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken de örtük değil, açık ve güçlü manevi desteğinize her zamankinden çok ihtiyaç duyuyoruz.
Peki biz ne yapıyoruz?
Konuyla ilgili olarak Kırmızı Kurdele İstanbul Derneği ve Pozitif Yaşam Derneği Yönetim Kurulları olarak ortak şikayette bulunduk. Metni aşağıda bulabilirsiniz.
Sabah Gazetesi'nden tekzip talebinde bulunduk, ancak ‘mahkeme kararı olmadan tekzip yayınlamadıklarını’ ilettiler.
Doğal olarak biz de tekzip talebimizi içeren hukuki prosedürleri başlatıyoruz.
Davaya müdahil olmak isteyen danışanlarımız, lütfen bize internet sitemizdeki ilgili bölümler aracılığıyla ulaşsınlar. Yukarıda da ifade ettiğim gibi açık ve güçlü manevi desteğinize her zamankinden çok ihtiyaç duyuyoruz.
Basın Konseyi Şikayet Metni
Sayın İlgili,
Bu e-postayı, 31 Kasım 2019 tarihinde Sabah Gazetesi'nin hem websitesi hem de sosyal medya hesaplarında yayınlanan, tıbbi ve terminolojik içeriği tamamen hatalı olan ve HIV ile yaşayan bireylerde infial yaratmış olan haberi şikayet etmek üzere yazıyorum.
Aşağıdaki linkten detaylarına ulaşabileceğiniz haberde;
HIV ile yaşayan bireyleri direk hedef haline getirecek "AIDS Skandalı" başlığıyla damgalama, ötekileştirme ve ayrımcılığa zemin oluşturulmuş,
"HIV'li hastanın ameliyatı öncesi görevli hemşirelerin kullanılacak solüsyonlarla ilgili hastane yetkililerini uyardığı ancak hastane sahibi Prof. Dr. Çelik'in kullanılan solüsyonun pahalı olduğu gerekçesiyle değiştirilmeden kullanılmasını söylediği iddia edildi" söyleminde belirtilen solüsyon malzemesinin, standart bir dezenfektan olmasından daha öte bir araç olmaması ve en küçük sağlık kuruluşlarında bile bulunabilecek kadar uygun fiyatlı ve erişilebilir bir malzeme olması nedeniyle, olayın kurgusunun abartılarak, belirli bir zümreye karşı saldırı niteliğindeki hareketin, aslında HIV ile yaşayan bireyleri doğrudan hedef almış olması nedeniyle yine toplumsal ötekileştirme ve damgalamaya sebep yaratılmış,
Tüm haber genelinde kullanılan saldırgan dilin, direk HIV ile yaşayan bireylerin tedaviye erişim, farklı hastalıklarının tedavisine erişimleri ve sağlık kuruluşlarında ayrımcılığa maruz kalmalarına yol açılmış,
Aynı zamanda da, tıbbi süreçler ile topluma yanlış bilgi verilerek, bir sağlık kuruluşu adına yapılan haberde, dolaylı olarak HIV ile yaşayan bireylerin yaşamsal hakları taciz edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti'nde, ilgili yasalar çerçevesinde faaliyet göstermekte olan Kırmızı Kurdele İstanbul Derneği olarak, süreç hakkında alanda çalışan diğer aktivist ve hekim dernekleri ile ivede olarak görüşülmüş ve dernek avukatlarımız aracılığıyla suç duyurusunda bulunulması kararlaştırılmıştır.
Konu ile ilgili olarak, Yüksek Basın Konseyinizin, gazeteciliğin temel hak ve ödevlerini ve aynı zamanda da etik ilkelerini göz önüne alarak, Türkiye'de HIV ile yaşayan bireylerin yaşamsal ve tedavi haklarına yönelik, ciddiyetten uzak ve bu hatalı habercilik anlayışı hakkında gerekli tedbiri almanız konusunda desteklerinizi ve ilginizi arz ederiz.
**https://www.pudrakozmetik.com/urun/sekusept-active-6-kg?gclid=EAIaIQobChMI5siK2pDJ5QIVBrYYCh1lbADxEAYYByABEgI3ivD_BwE
www.kirmizikurdele.org
#hivhakkindahersey
*Yayına hazırlayan: Arda Karapınar, www.ardakarapinar.me Aktivist. 2009 yılından bu yana aktivizm çalışmaları sürdürmekte. Bu süre zarfında yurt içi ve yurt dışında farklı STK’larda yöneticilik yaptı/yapıyor. 2016 yılında Kırmızı Kurdele İstanbul Derneğini kurdu. 2017, 2018 ve 2019 yıllarında Türkiye’nin Dünya AIDS günü bildirilerini yazdı. 2017 Paris Avrupa AIDS Kongresi ve 2018 Amsterdam Dünya AIDS Konferansında konuşmacı oldu. 2019 yılı Ocak ayında, Türkiye’nin 11 örnek STK’sından biri olarak belirlenen Kırmızı Kurdele İstanbul adına Avrupa Parlamentosu'nda konuşma yaptı. Halen Belçika Merkezli Avrupa AIDS Tedavi Topluluğu Bilim Çalışma Grubu (EATG) ve Cenevre Merkezli Dünya AIDS Topluluğu (IASociety) üyesi ve New York Merkezli Undetectable = Untransmittable (Belirlenemeyen eşittir Bulaştırmayan) kampanyasının uluslararası sözcüsü.