Yayın tarihi: Temmuz 2019
Fransa'da yapılan deneysel bir çalışma her gün ilaç almak yerine haftada sadece dört gün ilaç kullanımının viral baskı sağlamada önemli ölçüde başarılı olduğunu gösterdi.
HIV biliminde özellikle son bir kaç yılda görülen hızlı gelişmeler sadece yeni ve daha etkili HIV tedavi ilaçları (*ART), önleyici yaklaşımlar ya da şifa/kesin tedavi çalışmaları ile ilgili değil. Araştırmacılar, uzun yıllardır HIV ilaç tedavisi ART uygulayan ve belirleneyemen seviyeyi istikrarlı bir biçimde koruyan HIV pozitif bireyleri, daha az miktarda ve daha az sayıda ilaçla tedavi etmenin mümkün olup olmadığını araştıran çalışmalar da yapıyorlar.
*HIV ilaç tedavisi hakkında daha fazla bilgi için www.kirmizikurdele.org/art
Günümüzdeki HIV ilaç tedavisi, HIV pozitif bireylere sağlıklı ve uzun yaşam süreleri sağlamak ve virüsü baskılayarak *belirlenemeyen (B=B) seviyeye indirmek ve yeni HIV bulaşlarını engellemek konusunda son derece başarılı olsa da farklı yaşam alışkanlıkları ve sosyal koşullar bazı insanlar için her gün düzenli olarak ilaç kullanmayı zor bir hale getirebiliyor. HIV pozitif bireylerden gelen bu şikayetleri ciddiye alan ve bunları gidermek ile ilgili yaklaşımlar geliştirmeyi hedefleyen bilim insanlarının yaptıkları bazı çalışmalar, HIV ilaç tedavisini daha az sayıda ilaç kullanarak sürdürmenin mümkün olup olmadığını uzun yıllardır araştırıyor.
*B=B hakkında daha fazla bilgi için www.kirmizikurdele.org/besittirb
Fakat bu konuda bugüne kadar yürütülen çalışmaların başarı oranının çok yüksek olduğunu söylemek mümkün değil. Geçmişte bu konuda yürütülen çalışmalarda tedavilerine kısa ilaç tatilleri verilen HIV pozitif bireylerde CD4 değerlerinin düşmesi, virüsün yeniden belirlenebilen seviyelere erişmesi ve hatta kullanılan ilaçlara direnç geliştirilmesi gibi sonuçlarla karşılaşıldı. Fakat Paris'te yürütülen ve ara sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklanan QUATUOR isimli çalışma geçmişteki benzerlerine göre biraz daha umut verici.
Paris Diderot Üniversitesinde Dr. Roland Landman ve ekibi tarafından başlatılan ve halen devam eden çalışmanın 3. fazı Eylül 2017 ile Ocak 2018 arasında %80'i farklı Avrupa ülkelerinden ve %15'i ise Sahraaltı Afrika ülkelerinden olan 636 katılımcı ile gerçekleşti. Ortalama yaşları 49 olan ve 4'te 3ü erkek olan bu katılımcılar, ortalamada 7 yıldır ART kullanıyor ve 6 yıldır Belirlenemeyen seviyedeydiler.
Araştırmacılar bu 636 kişiden biri haftanın sadece 4 günü ilaç alıp diğer 3 gününde almayacak yani ilaç tatili yapacak, diğeri her zaman olduğu gibi haftanın 7 günü ilaç almaya 2 ayrı grup oluşturdu. 48 haftalık gözlem süresinin sonunda viral baskı oranları 4 günlük grupta % 95.6 yedi günlük grupta % 97.2 olarak ölçüldü. 4 günlük grupta 6 kişi (% 1,9), günlük grupta 4 (% 1,3) kişi virolojik tedavi başarısızlığı yaşadı ve toplamda 3 kişi direnç geliştirdi. Bu erken dönem bulguları 4 günlük ilaç kullanımın 7 günlük ilaç kullanımına göre daha kötü veya iyi olmadığını gösteriyor.
Araştırma ekibi çalışmanın sonraki evrelerinde, HIV pozitif bireylerin yaşam kalitelerini doğrudan etkileyen vücuttaki ilaç seviyesi, daha az ilaç kullanımının B=B açısından risklerinin olup olmadığını, eşlik eden hastalıklar ve bağışıklık sisteminin cevap hızı/gücü gibi başka önemli konularda da ölçümler yapmayı ve haftanın 7 günü ilaç kullanmak yerine 4 gün kullanmanın gerçekten anlamlı olup olmadığı sorusuna bilimsel cevaplar verebilmeyi umuyorlar. Dr. Landman 7 gün yerine haftanın 4 günü ilaç kullanmanın % 43 oranında doğrudan bir maliyet azalmasına yol açabileceğini ve daha fazla insanın tedaviye erişmesini sağlayabileceğini umduğunu da ekliyor. Kırmızı Kurdele İstanbul'un değerlendirmesi; Çalışmadan ne anlamak gerekli? HIV tedavisinde daha az ilaç kullandırarak viral baskı sağlamak ve ömür boyu süren ilaç tedavisini HIV pozitif bireyler için daha konforlu bir hale getirmek fikri, üzerinde uzun süredir çalışılan bir fikir. Bazı bireyler için çevresel, sosyal, kültürel vb. pek çok faktör tedavi uyumunu ve her gün düzenli ilaç kullanmayı zorlaştırıcı faktörler olabiliyor. Günlük tablet kullanımı yerine daha uzun bir süre vücutta kalacak uzun salınımlı aşı çalışmalarını da aynı çerçevede değerlendirmek gerekir. Bu tip yaklaşımlar olumlu sonuç verirse, daha az maliyetle daha çok insana tedavi sunulabilecek olması da önemli bir kazanım olacak. Ancak bu konuda bugüne kadar yapılan çalışmalar, haftanın her günü yerine ilaç tatili içeren tedavi yaklaşımlarını standart uygulamalar haline getirmeye yeterli olmadı. Bu çalışmalardan elde edilen bulgular, bu tip uygulamaların viral baskı açısından ciddi sorunlar yaratmadığını gösterse de, bulaştırıcılık riskilerin artması, direnç geliştirme ihtimallerinin yükselmesi, eşlik eden hastalıkların yeniden görülebilmesi ve zaman zaman beklenenin aksine tedavi uyum, tedaviye bağlılık konsantrasyonunun düşmesi gibi veriler dikkate alındığında, ilaç tatili içeren tedavi yaklaşımlarını hala riskli kılıyor. İlaç tatili içeren tedaviler ya da uzun salınımlı aşıların çok yakın bir gelecekte kullanıma sunulacağından eminiz. Ancak unutulmaması gereken en önemli detay, tüm bu çalışmaların, ilaç tedavisi altında olduğu yıllar boyunca hiç doz atlamamış, direnç geliştirmemiş ve belirlenemeyen seviyeyi istikrarlı biçimde korumuş bireyler üzerinde yapıldığı. Yani bu tip tedavi seçenekleri çıktığında, eğer geçmişte tedavi uyumu sorunu yaşamış, doz atlamış, belirlenemeyen seviyeyi koruyamamış HIV pozitif bireyler için söz konusu olmayacaklar. O yüzden, her zaman tekrar ettiğimiz gibi; günümüzdeki etkin tedaviye tam uyumlu kalmak ve yeni seçenekleri, kesin tedavi gibi konuları ilgi ve heyecanla beklerken, tedaviden uzaklaşmamak hayati önem taşıyor.