Türkiye'nin #hivbilgisi sağlayıcısı ve kaynağı #kirmizikurdeleistanbul olarak ilk günden beri, gerek kurduğumuz yeni HIV dili gerekse tüm projelerimizle #kanittemelliaktivizm vurgusu yaparak kavramı belirginleştirmeye ve küresel/bölgesel/yerel kampanyalara öncülük ederek/yer alarak/söz söyleyerek ve yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Bu çalışmaları sürdürürken hikayesini ilgi ile takip ettiğimiz, öğrendiğimiz, etkilendiğimiz ve düşünce dünyamızı şekillendiren tarihi aktivizm figürlerden birisi ACT-UP.
AIDS salgınının her cephesine sızan gürültülü eylemleri, sivil itaatsizlikleri, otoritelerden zorla kopardıkları toplantılarla ve dikkat çekici propaganda yöntemleriyle Dünya HIV aktivizmini derinden etkileyen ve şekillendiren ACT-UP hakkında, Sabancı Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi Beste İrem Köse'nin yazdığı bu önemli *yazıyı aynı ilgi ile heyecanla okuduk ve sizlerle de paylaşmak istedik.
İyi okumalar.
Yayına hazırlayan: Beste İrem Köse Yayın tarihi: Ağustos 7, 2021
ABD’de 1981 yılında ilk kez bir gazetede kendine yer bulan gizemli bir salgın, Amerikan
Hastalık Kontrol Merkezi tarafından AIDS adını aldıktan sonraki yıllar içerisinde medya tarafından ‘gay kanseri’ olarak adlandırılacaktı. 1984 yılında Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi, yayınladığı raporda ‘sıfır numaralı hasta’ Gaëtan Dugas’ı 40 kişiyle ilişkide bulunmuş bir taşıyıcı olarak tanıttığında, aynı medya bunu ‘AIDS’i ülkeye yayan kişi’ olarak servis edecekti. Bu sırada AIDS, seks, uyuşturucu, ölüm ve bulaşıcılığı benzersiz bir şekilde bir araya getirerek halihazırda damgalanmış grupları bir kez daha damgalar hale gelmişti. Bu gruplar başta gay erkeklerden oluşurken zamanla uyuşturucu kullanıcılarını, ardından seks işçilerini kapsar olmuştu.[1] Bu sırada başkan Reagan, homofobik sağ ile stratejik ilişkilerini koruyabilmek adına salgına karşı ‘agresif kayıtsızlığını’ sürdürmekteydi. 1987’ye gelindiğinde Reagan ilk kez bir konuşmasında AIDS sözcüğünü telaffuz etti. Bu aşamada 20,000’den fazla insan AIDS ile bağlantılı komplikasyonlardan hayatını yitirmişti bile. Dahası, siyasilerin ve dini liderlerin AIDS ile yaşayan gay erkekleri karantinaya alma, dövmeyle işaretleme, işlerinden kovma ve evlerinden çıkarma talepleri anaakım medyada sıklıkla duyulur olmuştu.[2] Gould’a göre, artık lobicilikle, dilekçeyle çözülecek, yani rutin siyasi kanallara başvuracak bir sorun olmaktan çıkmıştı bu.[3] İşte böyle bir bağlamda, 1987 yılında, Larry Kramer, Vito Russo ve Didier Lestrade tarafından doğrudan eylem ilkesini benimseyen ve Türkçeye Gücün Açığa Çıkması için AIDS Koalisyonu olarak kazandırılan ACT UP’ın (AIDS Coalition to Unleash Power) temelleri atıldı.
ACT UP, HIV/AIDS aktivizmi yürüten grupların ilki değildi. Bu unvanı 1982’de kurulan Gay Erkeklerin Sağlık Krizi (GMHC) adlı oluşum taşıyordu. İşin ilginç tarafı, bu oluşumun kurucuları arasında yine Larry Kramer yer alıyordu. Kendisine neden GMHC varken ACT UP’ı kurmaya ihtiyaç duyduğu sorulduğunda GMHC’de herkesin bir iş tanımının olmasından, her kararın onay mekanizmalarından geçmesi gerekmesinden hoşlanmamaya başladığını, kısacası bürokratik bir harekete devam etmek istemediğini söyleyecekti.[4] GMHC bir hizmet kuruluşu olarak faaliyet göstermeye devam ederken ACT UP, AIDS salgınının her cephesine sızan gürültülü eylemleriyle, sivil itaatsizlikleriyle, ‘ölüm tiyatrolarıyla’, otoritelerden zorla kopardıkları toplantılarla ve dikkat çekici propoganda yöntemleriyle adını aktivizm tarihine yazdıracaktı.[5] Öyle ki, ACT UP’ın kuruluş tarihi olarak bilinen 10 Mart 1987’de Larry Kramer, Gay ve Lezbiyen Toplum Merkezi’nde yaptığı konuşmada AIDS’e militan bir aktivist yanıt verme zamanının geldiğini söylemişti. Kurulduktan yalnızca iki hafta sonra, ACT UP basının büyük bir ilgi göstereceği ilk eylemini, yani Wall Street Eylemini gerçekleştirmişti bile. Bu eylemin amacı, ilaç sektörü üzerindeki egemenliğini kullanarak kendi ilacı olan AZT’yi AIDS klinik testlerindeki tek ilaç yapmaya çalışan Burroughs Wellcome şirketini protesto etmekti. ACT UP aktivistlerinden Ron Goldberg, “çılgın dozlarda” verilen AZT için “bizi öldürüyordu” diyecekti.[6] Dahası, Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu (FDA) Burroughs Wellcome şirketinin oldukça yüksek fiyatlarla satışa sunulan ilacı AZT’nin tek devlet onaylı AIDS ilacı olmasına onay vermişti. Bütün bunlar ACT UP aktivistlerini Wall Street’te benzerine pek rastlanmayan bir eylem gerçekleştirmeye itti. Altı ACT UP üyesi, Burroughs Wellcome Company’ye atıfta bulunan pankartlarıyla beraber kendilerini New York Menkul Değerler Borsası’nın balkonuna zincirledi. O sırada geri kalan üyeler Wall Street trafiğini kilitleyerek diğer eylemlerde de kendini gösterecek olan ilk ölüm tiyatrolarını gerçekleştirmekteydi. ACT UP üyeleri, kendilerine özgü olan bu eylem biçiminde protesto ettikleri otoritenin önünde yere uzanıyor, kimi zaman kendilerini baştan aşağı sahte kana buluyor, bazen de kağıttan mezar taşlarını kaldırıyorlardı. Böylece hükümet, sağlık otoriteleri, medya gibi düşmanları tarafından nasıl ölmeye terk edildiklerini göstermiş oluyorlardı. Medya da bu ölüm tiyatrolarını büyük bir ilgiyle takip edecekti. Wall Street Eylemi, ACT UP eylemlerinde sıkça karşılaşacak bir muhatabı kitlelerle tanıştırıyordu: ölümcül hastalıklardan kâr elde etmeye çalışan büyük şirketler.[7]
Wall Street Eyleminden yalnızca birkaç gün sonra Burroughs Wellcome şirketi tarafından AZT ilacının ücretini düşürülmesi, ACT UP’ın doğrudan eylemleriyle elde ettiği başarıların ilkiydi. Wall Street Eylemini takip eden eylemlerde ACT UP, artık ‘Sessizlik Eşittir Ölüm’ sloganıyla bilinir olmaya başlamıştı. Ocak 1988’de ACT UP aktivistlerinden Jean Carlomusto ve Maria Maggenti Cosmopolitan dergisinde okudukları bir yazı üzerine harekete geçmeye karar verdiler. Bu yazıda kadınların vajinal seks yoluyla AIDS ‘kapamayacağı’, ‘kapmış olanların’ olsa olsa anal seks yapmış yalancılar olacağı yazıyordu. Jean Carlomusto ve Maria Maggenti’nin buna karşılık olarak yayınladığı ‘Doktorlar, Yalancılar ve Kadın AIDS Aktivistleri Cosmo’ya Hayır Diyor’ adlı video kasedi, beklenmedik bir şekilde anaakım medyanın dikkatini çekti. Jean Carlomusto’nun aktardığına göre, ‘People are Talking’ adlı televizyon programında bu kaset üzerine konuşulacağı açıklandığında ACT UP aktivistleri seyirci olarak bile kabul edilmedi. Bunun üzerine dört ACT UP üyesi gizlice seyircilerin arasına sıvıştı ve program esnasında sahneye çıkarak neden panelde hiçbir kadının olmadığını sordu. Böyle yaparak kadınları görünmez kılmakla kalmıyor, ölümlerine de seyirci kalıyorlardı. Bunun üzerine güvenlik görevlileri ACT UP üyelerini dışarı attı ama Jean Carlomusto’ya göre bu eylemle ACT UP artık egemen medya mesajlarının ezberini bozmaya başlamıştı bile.[8] Cosmopolitan’ın ana şirketi olan Hearst Building’in önünde yaklaşık 150 ACT UP aktivistinin yaptığı eyleme bu televizyon eylemi de eklenince Cosmopolitan dergisi, aynı sayıyı yazının eleştirilen kısımlarını çıkararak yayınladı. Burada ACT UP’ın kendi medyasını oluşturmasının öneminin altını kalınca çizmek gerek. Jean Carlomusto ve Gregg Bordowitz gibi medyaya erişimi olan ACT UP üyeleri, bulabildikleri her fırsatta kendi çektikleri ACT UP videolarının kayıtlarını yayınlıyorlardı. Öyle ki, başka bir ACT UP üyesi Ron Goldberg yıllar sonra gülerek şöyle diyecekti: “Tuvaletteyken bile kayıt altında olduğumuzdan korkuyorduk”[9]. ACT UP’ın medyaya erişiminin, anaakım medya tarafından AIDS’in görmezden gelinmesine karşı ACT UP’ın elini bir hayli güçlendirdiği söylenebilir.
ACT UP’ın 11 Ekim 1988’de gerçekleştirdiği ‘FDA’nın Kontrolünü Ele Geçir’ eylemi, çoğu üyeye göre ACT UP’ın en başarılı eylemiydi. Basının eyleme yoğunun ilgisi de bu kanıyı pekiştirir nitelikteydi. Ülke çapındaki ACT UP örgütlerinden gelen bini aşkın ACT UP üyesi FDA’nın önünde toplanarak bölgeyi trafiğe kapatırken, FDA binasını da giriş çıkışa kapattı. O gün belki de en büyük çaplı ölüm tiyatrosunu gerçekleştiren grubun attığı sloganlardan biri “Hey, FDA, bugün kaç insan öldürdün?” idi. FDA’nın bir gün boyunca kapalı kalmasına yol açan eylem, medya tarafından Vietnam Savaşı’na karşı eylemlerden sonraki en büyük eylem olarak aktarıldı. Eyleme ismini veren Gregg Bordowitz şöyle diyecekti: “FDA eylemi bizi savunma pozisyonundan çıkarıp saldırı pozisyonuna getirdi. Bu ülkede sağlık hizmetinin nasıl yapılması, ilaçların nasıl araştırılması ve erişilebilir kılınması gerektiğine dair vizyonumuzu göstermemizi sağladı. Daha da önemlisi, AIDS ile yaşayan insanların AIDS hakkındaki kamusal tartışmaların merkezinde olması gerektiği fikrini aşılamamızdı. Belki bu yalnızca FDA eylemiyle başarılan bir şey değildi ama kesinlikle o gün bir dönüşüme yol açtık. AIDS’e dair kamusal tartışmaları sağ kanadın elinden aldık ve AIDS ile yaşayanlara teslim etmiş olduk.”[10] Burada Gregg Bordowitz’in atıfta bulunduğu gelişme, FDA eylemini takip eden süreçte HIV/AIDS aktivistlerinin ve HIV/AIDS ile yaşayanların devlete bağlı araştırma komitelerine dahil edilmeye başlamasıydı. Epstein’e göre ACT UP’ın bu kazanımı, daha büyük bir gelişmeye de işaret ediyordu. ‘Sıradan’ insanlar bilim üretimine katkıda bulunabilirdi. Yani bilimin, belli otoriteler tarafından tepeden inme bir şekilde üretim yaptığı kanısı sorgulanmaya yüz tutmuştu. Kimin ‘sıradan insan’ kiminse ‘uzman’ olduğuna dair sınırlar birbirine geçmişti artık[11]. ACT UP içerisinde kurulan ‘Tedavi ve Bilgi’ adlı alt oluşum tam da bu sınırları daha da muğlaklaştırırcasına hareket etmekteydi. ‘Tedavi ve Bilgi’ oluşumun temelleri, Iris Long adlı kiymager ve ACT UP aktivisti Iris Long’un diğer ACT UP üyelerine “bildiği her şeyi anlatmasıyla” atıldı. Öyle ki, ACT UP üyelerinden Mark Harrington ilerleyen zamanlarda bilimsel otoritelerle yapılan toplantılara katıldığında doktor sanılacak, hatta bilimsel konferanslarda ve yayınlarda atıfta bulunulan bir isim olacaktı. Dahası, ‘Tedavi ve Bilgi’ oluşumuna doktorlar ve hastaların yanı sıra klinik deneylerde rol oynayan kilit aktörler de katılacaktı.[12] Bu doğrultuda, erken dönem HIV/AIDS aktivistlerinin, kendi edindikleri tıbbi uzmanlıkla bilimsel çevrelerde hatrı sayılır bir itibar kazandığını söyleyebiliriz.
ACT UP, günümüzde varlığını sürdürse de 1990’ların başında faaliyetlerinin, özellikle de doğrudan eylemlerinin azalmaya başladığı görülebilir. Tabii burada aktif çalışmaya devam eden ‘Tedavi ve Bilgi’ grubu istisnası için bir parantez açmak gerek. Yukarıda sözü edilen kazanımlarının üzerinden kısa bir süre geçmişken ACT UP’ın neden dağılmaya başladığı önemli bir soru olarak karşımıza çıkıyor. Eski ACT UP üyelerinin anlatılarına bakıldığında, AIDS ile mücadelenin imkansız bir savaş olduğuna dair kanıksanmış görüş yerine, ölüm siyasetinin zorlukları ve grup içi anlaşmazlıklar üzerine bir resim çıkıyor karşımıza. Örneğin Jean Carlomusto ACT UP’tan ayrılmaya karar verdiği dönemi şöyle hatırlıyor: “Öyle çok ölüm haberi alıyorduk ki, artık iyiden iyiye kendi içime dönmüştüm.”[13] Aynı şekilde Ron Goldberg, eylemler birbirini kovalarken bir taraftan da sürekli artan ölüm haberleriyle mücadele etmenin insanı deliye döndürdüğünü söylüyor.[14] Öte yandan Gregg Bordowitz için gruptan ayrılmanın ana sebebini bir fikir çatışması oluşturuyor. Bu çatışma, Gregg Bordowitz’in ‘Kiliseyi Durdur’ eyleminden haz etmemesiyle başlıyor. ‘Kiliseyi Durdur’ eylemi, 10 Aralık 1989’da Roma Katolik Kilisesi’nin okullarda güvenli seks ve kondom dağıtımına karşı yaptığı propogandaya karşı olarak yapılmıştı. Ölüm tiyatrosu ile başlayan eylem kilisede büyük bir kargaşanın çıkmasıyla devam etti. Aktivistler, slogan atar ve kondom
fırlatırlarken yaka paça göz altına alındılar. Gregg Bordowitz’e göre kilise bir devlet kurumu olmadığından, bu eylemden somut bir kazanım da elde edilemezdi. ACT UP, bu tür eylemlere girişmek yerine bir sağlık hizmeti hareketi haline gelebilirdi.[15] Bu anlatılar gösteriyor ki, ACT UP’ı sarmalayan ölümler ve mücadelenin çerçevesi üzerine oluşan fikir ayrılıkları ACT UP’ın aktif yıllarına bir son getirmek üzereydi. Aynı zamanda, medya organları ACT UP eylemlerini takip etmeyi bırakmaya başlamıştı. “Bizden alacaklarını almışlardı,” diye yorumluyor bunu Gregg Bordowitz, “daha fazla görüntüye ihtiyaçları yoktu”.[16]
Peki ACT UP’a bugünün gözüyle bakmak bize HIV/AIDS aktivizmi özelinde ve genel olarak aktivizm hakkında ne söylüyor? Öncelikle, ACT UP ile günümüz toplumsal hareketleri arasında paralellikler kurmak mümkün. ACT UP bünyesinde protestoda bulunanlar, bilhassa ölüm tiyatroları sahneleyenler, kamusal alanda neyin normal, neyin kabul edilebilir olduğuna dair tartışmaları alevlendirdi. Bunun izdüşümünü sivil itaatsizlik ve benzeri stratejilere başvuran İşgal Hareketi (Occupy Movement) gibi günümüz hareketlerinde de görmek mümkün. Dahası, yukarıda sözü edildiği gibi, edindiği tıbbi uzmanlıkla tıbbi otoritelerle ‘sıradan insanlar’ arasındaki sınırları bulanıklaştıran ACT UP, öznenin söz söyleme hakkına dair tartışmaları da şekillendirmiş oldu. Günümüzdeki HIV/AIDS aktivizminin lobicilik ve benzeri faaliyetlerle devlet aygıtlarına ulaşması ve taleplerini gerçekleştirmeyi başarması, yine ACT UP’ın ‘Tedavi ve Bilgi’ gibi grupları tarafından yürütülen aktivizminin mirasını hatırlatmakta.
Türkiye’de HIV aktivizmi konusunda aktif olarak çalışan Kırmızı Kurdele İstanbul'un kaleme aldığı ve HIV Enfeksiyonu Derneği, Pozitif Yaşam Derneği ve Pozitif-iz Derneği’nin imzalarıyla Sağlık Bakanlığına iletilen talep doğrultusunda HIV ile yaşayanların koronavirüs aşılaması sürecinde öncelikli grup olarak tanımlanması, günümüz kazanımlarına bir örnek olarak verilebilir. Dolayısıyla bugünden ACT UP’a bakmak, bize tarihsel bir örnek sunmaktan öteye geçerek bugünün toplumsal hareketlerini anlamaya da ışık tutuyor.
Kaynakça Bordowitz, Gregg. “Seize Control of the FDA.” Röportajı yapan Sarah Schulman. ACT UP Oral History Project (17 Aralık 2002): 1-68.
Carlomusto, Jean. “The First Wall Street Demo.” Röportajı yapan Sarah Schulman. ACT UP Oral History Project (19 Aralık 2002): 1-46.
Epstein, Steven. Impure science: AIDS, activism, and the politics of knowledge. Berkeley, California: University of California Press, 2009
Goldberg, Ron. “The ACT UP Timeline.” Röportajı yapan Sarah Schulman. ACT UP Oral History Project (25 Kasım 2003): 1-62.
Gould, Deborah B. Moving politics: emotion and ACT UP’s fight against AIDS. Chicago: The University of Chicago Press, 2009.
Gould, Deborah B. “CHAPTER THIRTY-THREE: Education in the Streets: ACT UP, Emotion, and New Modes of Being”. Counterpoints 367 (2012): 352-363.
Kramer, Larry. “ACT UP’s Greatest Achievement.” Röportajı yapan Sarah Schulman. ACT UP Oral History Project (15 Kasım 2003): 1-42.
Liamputtong, Pranee. Stigma, Discrimination and Living with HIV/AIDS A Cross-Cultural Perspective. Dordrecht: Springer Netherlands, 2003.
Shaw, Randall Merrit. The activist’s handbook: winning social change in the 21st century. Carlifornia, Berkeley: University of California Press, 2013.
[1] Pranee Liamputtong, Stigma, Discrimination and Living with HIV/AIDS: A Cross-Cultural Perspective (Dordrecht: Springer Netherlands, 2015), 2.
[2] Deborah B. Gould, “CHAPTER THIRTY-THREE: Education in the Streets: ACT UP, Emotion, and New Modes of Being,” Counterpoints 367 (2012): 354.
[3] Deborah B. Gould, Moving Politics: Emotion and ACT UP’s Fight against AIDS (Chicago: University of Chicago Press, 50.
[4] Larry Kramer, “ACT UP’s Greatest Achievement,” röportajı yapan Sarah Schulman, ACT UP Oral History Project (15 Kasım 2003): 9.
[5] Gould, Moving Politics: Emotion and ACT UP’s Fight against AIDS, 4.
[6] Ron Goldberg, “The ACT UP Timeline,” röportajı yapan Sarah Schulman, ACT UP Oral History Project (25 Kasım 2003): 23.
[7] Randall Merrit Shaw, The activist’s handbook: Winning social change in the 21st century (California, Berkeley: University of California Press, 2013), 274.
[8] Jean Carlomusto, “The First Wall Street Demo,” röportajı yapan Sarah Schulman, ACT UP Oral History Project (19 Aralık 2002): 19-20.
[9] Ron Goldberg, “The ACT UP Timeline”, 22-3.
[10] Gregg Bordowitz, “Seize Control of the FDA,” röportajı yapan Sarah Schulman, ACT UP Oral History Project (17 Aralık 2002): 31-32.
[11] Steven Epstein, Impure science: AIDS, activism, and the politics of knowledge (Berkeley, California: University of California Press), 4-9.
[12] Larry Kramer, “ACT UP’s Greatest Achievement”, 12-39.
[13] Jean Carlomusto, “The First Wall Street Demo”, 42.
[14] Ron Goldberg, “The ACT UP Timeline”, 57.
[15] Gregg Bordowitz, “Seize Control of the FDA”, 58.
[16] A.g.e. s. 65 *Yazı ilk olarak Yeni E Dergisinde yayınlanmıştır.