Bu #hivbilgisi yazımız diğerlerine göre biraz daha teknik ve bu yüzden de Kırmızı Kurdele İstanbul'un kolay anlaşılır bilgiler üretme iddiasından biraz uzak olabilir. Fakat bir diğer iddiamız olan bilimsel düzeyde ve güvenilir #hivbilgisi üretme iddiamızı doğruluyor. HIV Yaşam Döngüsü başlıklı bu #hivbilgisi makalemizi, HIV'in vücutta nasıl çoğaldığını, adım adım ilerleyişini ve bugün HIV tedavisinde kullanılan İntegraz inhibitörleri, Protez inhibitörleri, NRTI, NNRTI gibi ilaç sınıflarının nasıl belirlendiklerini ve çalıştıklarını anlatması bakımından oldukça önemli ve tanı/tedavi gibi konuların tüm aşamalarında yararlanılacak bir kaynak olduğu inancıyla paylaşıyoruz. www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey #hivindogrusu
Virüslerin çoğalabilmeleri için bir hücreye saldırmaları ve içerisine girmeleri gerekir. Aslında virüsler teknik olarak canlı değildirler. Tabiri caizse, beyni olmayan bir insan vücudu gibidirler. Yeni virüsler yaratmak için hücreleri etkisiz hale getirip, onları yeni virüs yapımında kullanırlar. Tıpkı vücudunuzun sürekli yeni cilt hücreleri veya kan hücreleri üretmesi gibi, her hücre canlı kalabilmek ve çoğalmak için yeni proteinler üretirler. Virüsler kendi DNA'larını, hücrenin DNA'sında gizlerler ve hücre yeni proteinler üretmeye çalışınca da, kazara(!) yeni virüsler oluşmasına neden olurlar. HIV genellikle bağışıklık sistemi hücrelerine bulaşır.
Birkaç çeşit hücre türünün yüzeyinde, CD4 reseptörü (algılayıcı) adı verilen proteinler bulunmaktadır. HIV, virüsün hücre yüzeyine tutunmasını neden olan, yüzeyinde CD4 reseptörü bulunan bu belirli hücreleri bulur ve onlara yapışır. Her ne kadar HIV birkaç çeşit hücre tipine bulaşabilse de, genellikle bir çok CD4 reseptörüne sahip bir çeşit beyaz kan hücresi olan, T4 akyuvarlarını (T yardımcı hücresi de denilmektedir) hedef almaktadır. T4 hücrelerinin vücuttaki asli görevi, sistem içerisine girmiş olan istilacılara karşı bağışıklık sistemini uyarmaktır.
HIV bir hücreye bağlandığı zaman kendi DNA’sını hücre DNA’sı içerisine gizler: Bu durum hücreyi adeta bir “HIV üretim fabrikası”na dönüştürür ve HIV’i kopyalayıp çoğaltmaya başlar.
1. Adım: Bağlanma
Bir virüs, bir grup genin etrafına sarılmış protein, yağ ve şekerden meydana gelmiş bir zarftan ve özel enzimlerden oluşur. (HIV’de genetik bilgiler, diğer mikroorganizmalardan farklı olarak, DNA ile değil, RNA ile taşınmaktadır).
HIV’in zarfında, T4 hücrelerinin dışında bulunan CD4+ yüzey reseptörlerine karşı bir çekim gücü olan proteinler bulunmaktadır. HIV, CD4+ yüzey reseptörlerine bağlandığında, hücrenin dış kısmına yapışarak birleşmesini sağlayarak, hücrenin yüzeyindeki diğer proteinleri de aktif hale getirir. Ancak bazen bu birleşme, içeri giriş sırasında inhibitörler (önleyiciler) tarafından da engellenebilir.
2. Adım: Ters Transkripsiyon (Tersine Yazılım) İnsan hücrelerinin genetik içeriği DNA’da bulunurken, HIV genleri iki adet RNA iplikçiği tarafından taşınmaktadır. Bir virüsün, bir hücreye bulaşabilmesi için, “Ters Transkripsiyon (Tersine Yazılım)” adı verilen ve virüs RNA’sından bir DNA’nın oluştuğu bir süreç söz konusudur.
Bağlanma işleminden sonra, viral kılıf (virüsün içinde, RNA ve önemli enzimleri içeren bölüm) konak hücrenin içine doğru nüfuz eder. Ters Transkriptaz (Tersine Yazılımcı) adı verilen bir enzim ise RNA’dan DNA yaratarak kopyalama işlemine başlar. Bu yeni DNA’ya “Proviral DNA” denilmektedir. Ters transkripsiyon süreci bazen, ters transkriptaz nukleosid inhibitörleri (NRTIs) yada ters transkriptaz nuklesoid olmayan inhibitörleri (NNRTIs) tarafından engellenebilir.
3. Adım: Birleşme
Yeni oluşturulan HIV DNA’sı, hücrenin DNA’sının bulunduğu hücre nükleosuna, yani hücre merkezine taşınır. Sonra integraz denilen başka bir enzim, oluşturulan bu proviral DNA’yı, hücre DNA’sına saklar. Böylece, yeni protein üretmeye çalışan hücre, kazara yeni HIV üretmeye başlar. Bu birleşme bazen integraz inhibitörleri tarafından önlenebilmektedir.
4. Adım: Yazılım
HIV’in genetik içeriği bir hücre merkezine ulaşınca, artık hücre yeni HIV üretmeye başlar. Merkezin içerisinde viral DNA’nın iplikçikleri ayrılır ve özel enzimler, yeni HIV üretiminde yol gösterici olan, genetik bilginin taşındığı, mesajcı RNA yada mRNA adı verilen bir tamamlayıcı iplikçik oluştururlar. Bu safhada DNA tamamlanması işlemi, Transkripsiyon İnhitbitörleri (TIs - Yazılım Önleyiciler) ya da bazı anti-viral (virüse karşı) etken maddeli ilaçlar sayesinde önlenebilmektedir.
5. Adım: Çeviri (Tercüme)
mRNA, yeni viral proteinler üretmek için hücre içerisinde, hücre merkezinden kendi için oluşturduğu çalışma alanına genetik bilgiyi taşır. mRNA’nın her bir bölümü, yeni bir HIV yaratmak için farklı bir protein yapı taşı ile tepkimeye girer.
Her bir mRNA iplikçiliğinin oluşturduğu tepkime, bütün proteinler kullanılıncaya kadar devam eder ve en sonunda da yeni virüs yapımında kullanılacak tüm “viral proteinler” yeni virüsün genetik diline çevrilmiş olur.
6. Adım: Viral bütünleşme ve olgunlaşma
Oluşumun son aşaması, yeni virüse ait tüm detayların bir araya gelmesiyle başlamaktadır. 5.adımda oluşturulan uzun viral proteinler, proteaz adı verilen bir viral enzim sayesinde kısa proteinler halinde kesilir. Bu proteinler birden fazla fonksiyona hizmet etmektedir: Bazıları yeni HIV’in yapısal bir parçası olur, bazıları viral enzime dönüşür gibi…
Yeni virüsün tüm parçaları bir araya geldiğinde, konak hücreden koparak yeni virüsü oluştururlar. Bundan sonra virüs, viral proteinlerin aktif olarak çalışmaya başladıkları olgunlaşma evresine girer. Olgunlaşma evresi tüm bulaşım sürecini son evresidir ve virüsün bulaşıcı olmaya başladığı evredir. Viral bütünleşme ve olgunlaşma tamamlandığında, virüs artık hücreler için tehlikeli hale gelmiştir. Bulaştığı her hücreden bir çok yeni virüs oluşturacaktır.
Viral Bütünleşme Proteaz İnhibtörlerince (PIs) engellebilir. Bu olgunlaşma evresi ise bilim insanlarının, HIV’e karşı ilaç geliştirmek için, inceledikleri yeni hedeftir. HIV'in yaşam döngüsünü ve vücutta ilerleme biçimini gösteren animasyonu aşağıda izleyebilirsiniz.