Yayına hazırlayan: Arda Karapınar, Tedavi Aktivisti Yayın tarihi: Mayıs 10, 2021
Nadir bağışıklık hücrelerini uyandıran aşı çalışması
kesin HIV tedavisi için umutları ve ihtimalleri arttırdı.
California’daki Scripps Research isimli merkez, HIV aşısı Faz 1 (erken güvenlik fazı) çalışmalarının % 97'lik bir başarı oranına ulaştığını duyurdu. Türkiye’nin #hivbilgisi kaynağı #kirmizikurdeleistanbul olarak, bu önemli #hivbilgisi yazısında yakından takip ettiğimiz bu çalışmayı ve geçmişte başarısız olan yaklaşımlardan farkını anlattık ve ilgiyle okuduğunuz #hivindogrusu değerlendirmelerimize bir yenisini ekledik. İyi okumalar. Yeni aşı çalışmasında durum nedir?
Aşı çalışması, şimdilik sadece 48 katılımcı ile olsa da, denemelere başladığı ilk aşamada virüsle mücadelede anahtar rol oynayan, bir dizi nadir bağışıklık hücresini uyarmada %97 başarı gösterdi ve yüksek heyecan uyandırdı.
San Diego'da bulunan Scripps Research ve kâr amacı gütmeyen Uluslararası AIDS Aşı Girişimi (International AIDS Vaccine Initiative - IAVI) tarafından geliştirilmekte olan bu aşı, yeni bir yaklaşım deniyor. Scripps Research ve IAVI tarafından geliştirilmekte olan bu yeni aşı, vücutta ‘uyuyarak’ saklanmış HIV hücrelerini uyandırarak, yeniden görünür hale getirmeyi ve yok etmeyi amaçlayan yeni bir yöntem deniyor. Aşı, şimdilik Faz 1 klinik denemelerinde ve sadece 48 kişide test edildi.
Çalışma henüz faz 1 aşamasında ve şimdiye kadar sadece 48 kişide test edilmiş olsa da ilk sonuçlar büyük heyecan uyandırdı. Özellikle Scripps ve IAVI’nin, aşının mRNA versiyonunu yapmak için, adını COVID19 aşısı ile duyuran Moderna ile ortak çalışacağını duyurmasını oldukça olumlu ve önemli bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Scripps Research'e de göre bu durum aşıda sonuca daha kolay bir şekilde ulaşılabilmesi yolunda atılan çok büyük bir adım. Tüm dünyanın Koronavirüs aşısı ile tanıdığı Moderna, aşı çalışmasının bir sonraki aşamasına katılacağını doğruladı.
Scripps Research’ten William Schief, ‘’Bu çalışma ile aşıların belirli özelliklere sahip nadir bağışıklık hücrelerini uyarmak için tasarlanabileceğini ve hedeflenen bu uyarmanın çok etkili olabileceğini gösterdik. Biz bu yaklaşımın HIV aşısı yapımında kilit rol üsteleneceğine inanıyoruz’’ diyor.
Karşımızda zorlayıcı bir virüs var
HIV aşısı meselesinin tarihçesine ve aşı bulmanın zorluklarına hızlıca bakalım.
HIV, 1980'lerin başında yüzyılın en büyük pandemisi olarak ortaya çıktığından beri, bilim insanları bu kötü şöhretli virüsü alt etmeye çalışıyorlar.
Bugüne kadar yapılan onlarca, hatta yüzlerce HIV aşısı araştırmalarından yalnızca ikisi -kısmi- başarılar vaat etti.
Thai RV144 denemesinin 2009'da yayınlanan sonuçları, %31'lik bir başarı duyurmuştu. Bu oran, aşının FDA onayına sunulması için bir hayli yetersiz. Üstelik devam eden araştırmalarda görüldü ki, bu sınırlı koruma dahi yaklaşık bir yıl sonra sona eriyor.
Ancak araştırmacılar, neyin işe yarayıp neyin yaramadığını incelemeye devam ediyorlar, çünkü her ne kadar FDA onayına sunmak için düşük olsa da %31’lik başarı, peşinden gitmek için o kadar da kötü sayılmaz
Peki HIV, aşılama için neden zor bir hedef? Çünkü bu virüs vücudun **antikor tepkisinden kaçma konusunda kelimenin tam anlamıyla bir uzman. Antikorlar, vücuda giren yabancı bir *antijeni tanımak ve ona hemen bağlanarak, o antijeni nötralize etmeye veya diğer bağışıklık hücreleri tarafından yok edilmek üzere işaratlemeye yarayan proteinlerdir. Klasik yöntemlerle yapılan aşılar, bağışıklık sistemine ölü veya zararsız bir antijen sızdırır (Örnek; Koronavirüs aşısı CoronoVac) ve antikorların hastalık gerçekleşmeden oluşmasına izin verir. Ancak HIV, antikorlardan kaçınmak için hızlı bir şekilde mutasyona uğradığından, bu virüse karşı elle tutulur derecede etkili bir aşı henüz geliştirilememiştir. HIV’in kesin tedavisini bulmanın neden zor olduğunu şurada daha detaylı bir biçimde yanıtlamıştık. (*Antijen: Vücuda girdiğinde antikor oluşmasına yol açan virüs, bakteri, parazit gibi protein yapısında bir madde. **Antikor: vücuda giren antijenleri zararsız duruma getirmek için organizmanın çıkardığı bir madde.)
Bu #hivbilgisi yazısına konu olan araştırmadaki yeni yaklaşım, geniş ölçüde nötralize edici antikorlar olarak bilinen nadir bir antikor setine odaklanıyor. Bu antikorlar, HIV’in farklı türleri arasında da pek değişmeyen bir parçası olan HIV üzerindeki diken proteinlerine bağlanabiliyor. Diken proteinini virüsün hücrelere sızmak için kullandığı anahtar olarak tanımlamak mümkün. Yani bu diken proteinler virüsün pek de değişime uğrayan bir parçası değil.
Temel sorun, geniş ölçüde nötralize edici antikorların, bağışıklık sisteminde bulunan ***b hücrelerinin çok azı (milyonda 1'i) tarafından salgılanması. Oysa doğru antikor yanıtını elde etmek için önce doğru B hücrelerinin hazırlanmış olması gerekiyor.
İşte bu çalışma doğru B hücrelerini hazırlayarak, doğru antikor yanıtını oluşturmayı hedefleyen ve bunun için denediği yöntemde başarılı görünen bir çalışma olduğu için önemli ve heyecan uyandırıcı.
(***B hücreleri vücutta doğal olarak bulunurlar. Çeşitli antikorlara sahip B hücreleri bulunmaktadır. Bunlar hem enerji hem de kaynak koruması amacıyla, gerekmedikçe çoğalmazlar. B lenfositlerinin doğru bir şekilde çalışmasını engelleyen herhangi bir sorun meydana geldiği zaman bağışıklık sisteminde sıkıntılar meydana gelmeye başlar.)
Kırmızı Kurdele İstanbul’un değerlendirmesi
Yeni yaklaşım, yukarıda bahsettiğimiz bu spesifik B hücresi setini hedefliyor.
Erken güvenlik denemesinde, 48 sağlıklı yetişkin gönüllüye ya üzerinde çalışılmakta olan aşı ya da bir ****plasebo aşısı verildi.
(****Plasebo: Etkisiz bir ilacın telkine dayalı bir etki ortaya çıkartması hali. Yani vücuda ağız, burun ya da enjeksiyon yolu ile verilebilen bu ilaç, fiziksel anlamda tedaviye yönelik bir güce sahip değil.)
Denemeler, -şimdilik- aşının HIV enfeksiyonunu önleyip önleyemediğini doğrudan test etmekten ziyade, aşının güvenli olup olmadığına ve aşıyı alan katılımcıların plasebo aşısı alan karşılaştırma grubundan daha geniş ölçüde nötralize edici antikorlar üretip üretmediğine odaklanıyor. Bu önemli bir detay.
Önümüzde, aşının etkinliğini ve güvenliğini, daha çok katılımcı üzerinde test edecek takip denemeleri de dahil olmak üzere oldukça uzun bir yol var. Araştırmacılar, mRNA teknolojisini kullanmak için Moderna ile ortaklık kurmanın, şirketin COVID-19 aşılarında görülen güvenlik ve etkinlik başarısına sahip olmalarına yardımcı olacağını ve böylece süreci hızlandıracağını umuyorlar. #kanittemelliaktivizim yaklaşımı ile güncel HIV bilimini düzenli takip eden, Türkiye’nin #hivbilgisi kaynağı #kirmizikurdeleistanbul olarak bu çalışmanın kendisinden önceki tüm çalışmalardan daha önemli vaatleri olduğuna inanıyoruz. Oldukça kısıtlı bir örnekleme dayansa da vriler oldukça umut verici. Çalışmanın tüm aşamalarını takip etmeye devam edeceğiz. Güncellemeler için @redribbontr adıyla tüm sosyal medya hesaplarımızı ve Türkiye’nin en çok başvurulan #hivbilgisi kaynağı www.kirmizikurdele.org’yi takipte kalın. #hivhakkindahersey