top of page

HIV’e dair damgalama ve ayrımcılıkla başa çıkmanın 7 yolu

Güncelleme tarihi: 1 Şub 2019



HIV'e dair damgalama ve ayrımcılıkla başa çıkmanın 7 yolu

Çevremizdeki nefret dolu söylemlerden kaçmak neredeyse imkansız. Çünkü her yerdeler!


Günümüzde tehditkar yaklaşımlar kaygı verici bir şekilde, fiziki şiddete dönüşmüş durumda ve artık birçok insan değişik sebeplerle, kendilerini “öteki” olarak damgalanmış bulmaktalar. Üstelik sadece ırkları, etnik kökenleri, akıl sağlığı ve madde bağımlılığı sorunları, engelli olmaları, sığınmacı ya da göçmen olmaları ya da HIV’i de içeren bir çok sağlık durumları nedeniyle.


Damgalamayı (stigma), “bir bireyi itibarsızlaştırma ya da çamur atma zihniyetine dayalı, genellikle sebepsiz ve etkisini uzun süren ayrımcılık olarak gösteren yıkıcı bir süreç” olarak ifade etmek mümkün. HIV ile yaşayan bireyler damgalamanın, duygusal ve bazen fiziki güvenliklerine hatta varoluşları ve özsayglarını yok etmeye yönelik derin zararlar veren etkisini çok iyi bilmekteler. Ancak şunu unutmamak önemli; duygusal anlamda ne kadar güçlü olursanız, damgalamaya karşı durmak ve sesinizi çıkartmak konusunda da o kadar güçlü olursunuz. Televizyondan, çevremizden ve hatta ailemizden gelen en klasik suçlama ise, bir yerde hata yaptığınızdır ve bu suçlamanın sahipleri kendinizden utanmanızı beklerler. Ve siz bu duyguyu bir kez içselleştirirseniz, dışarıdan gelecek benzer nefret söylemlerine gerek dahi kalmayacaktır. HIV tanısı aldıktan sonra, damgalama ve ayrımcılığa maruz kalmış bir çok bireyden şuna benzer şeyleri duyuyoruz: “kendimi darmadağın hissediyorum!”, “ben çok utanç verici bir insanım!”, “ben kötü bir insanım ve bunlar bu yüzden başıma geldi!”.


Damgalama ve ayrımcılığa karşı yürütülen eğitim programları, ne yazık ki sadece saldıran tarafa odaklanır. Bu eğitimlerde, doğru bir iletişim ve buna ek olarak da pozitif bir yaklaşımla, yanlış inanç ve bakış açılarının üstüne gidilmeye çalışılır. Ancak damgalama ve ayrımcılığa maruz kalan birey, yaşadıklarının yarattığı sonuçlarla tek başına mücadele etmek zorunda kalır. Bu bireylerin birçoğu yaşadıkları duygusal acıları hissizleştirmek için bağımlılıklar geliştirirler, bazıları ise kendilerini içten içe bitiren ve giderek daha da öfkelendiren bir ruh hali ile riskli seks davranışlarına yönelirler.


Bu bağlamda, duygusal dayanıklılığınızı arttırmak için yararlı yollar bulmak bazen oldukça zor olabilir. Bu yüzden, karşılaştığınız damgalama ve ayrımcılığa karşı sağlıklı tepkiler verilebilmesini kolaylaştıracağını umduğumuz yedi ipucunu sizler için yazdık.

1. Güçlü bir “ben” bilinci geliştirin

Özsaygınızı yaratmak ve onu korumak; kendinizi, kim olduğunuzu, nasıl biri olduğunuzu sorgulamak ve değerlendirebilmekten geçer. Bu süreç ise sadece, kendi doğrularımızı ve güçlü yanlarımızı keşfedeceğimiz bir içe bakışla başlar. Bahsettiğimiz bu süreç, damgalamaya maruz kalmış bir bireyin, bu olumsuz duruma karşı oluşturacağı iyileştirici gücü kendinde bulmaya çalıştığı, daha önceden başarılı örnekleri olan bir süreçtir. Şunu unutmayın; başarılı ve sağlıklı bir “ben” bilinci geliştirebilmenin yegane kaynağı içinizdedir. Kesinlikle bu kaynağın, yaşam tarzınız, sahip olduğunuz varlıklar ya da benzeri dışsal etkenlerle alakası yoktur. Sahip olduğunuz tüm bu fiziki varlıklara güvenmek aslında, egonun bir ürünü olarak, “kim olduğumuza” olan inancınızı içten içe zayıflatmaktadır. İçe bakış sürecinde mutlaka kendinize olan duyarlılığınızı kullanmalı ve kendinizi dinlemelisiniz.

Bir çok HIV pozitif birey, ilk tanı aldığı dönemlerden itibaren, damgalamaya ve ayrımcılığa maruz kalır ve bu zamanla travmaya dönüşerek, artık bireye hizmet etmeyen bir savunma şekli gelişmesine neden olur.


Bu yüzden, yaşadıklarınıza ve kendinize dürüst bir şekilde bakın; yanlış inançlarınızdan, davranışlardan ve hatta size kendinizi kötü hissettiren insanlardan kendinizi uzak tutacak ve koruyacak gerekli değişiklikleri yapın.

2. Kendinizi cesaretlendirin


Damgalama ve ayrımcılıkla karşılaştığınızda bir savunma kalkanı kullanıyor olmanız çok doğal. Bu gibi durumlarda kendinizi koruma içgüdünüzün söylediğinin aksine bir davranış göstermeniz için ise içinizdeki cesareti keşfetmeniz gerekir. Elbetteki korku nedeniyle kendinizi koruma içgüdüsü, çok normal bir reflekstir ve kendinizi güvende hissetmeniz için önemlidir. Bu yüzden bu gibi durumlarda cesaretinizi kuvvetlendirecek ve sizi koruyacak birkaç küçük püf noktasına kulak kesilmek iyi bir fikirdir. Bunlardan ilki bilinçli nefes alıp vermektir. Derin ve usulüne uygun alınan nefes, o anki psikolojinizi düzenler ve aşırı duyarlı olmaktan daha çok tepkilerinizi kontrol edebilmenizi sağlar. Cesaretli olma dürtüsü, bireyi konfor alanından çıkarır.


Bunu yaparken aynı zamanda düşüncelerinizin farkında olmanız da çok önemlidir. Bir çoğumuz genelde içimizden kendiliğinden gelen, öz saygımızı ve gücümüzü ve hatta kendimizi savunmak için konuşma isteğimizi sorgulayan, negatif sesleri duyarız (Örn: “Sakın cevap verme, cevap verirsen daha da sıkıştıracaklar seni?” Ya da “Azını açtığın anda seni aşağılamaya başlayacaklar ve rezil olacaksın; HIV pozitif olduğunu herkes öğrenecek!” vb).

Önemli olan bu seslere karşı koymak ve anda kalmaktır. Düşüncelerimizin geçmişte yaşadıklarımıza ya da olası yaşayacaklarımıza kayması emin olun çok kolaydır ve normaldir de! Ancak bu, kendi iç benliğimizle tam bağlantı kurmamızı zorlaştırır. Bu sebeple sizi sabote eden iç sesinizle mücadele edecek ve kendinizi size kaygı ve korku yaşatan insanlara karşı koruyacak cesareti bulmanız önemlidir.


3. Israrcı olun


Damgalama ve ayrımcılığa maruz kalmak, sizin içsel motivasyonunuza yönelmenize ve bir çıkış yolu aramanıza neden olur. Böylesi güçlü bir duygu mutlaka öz disiplin ve yaratıcı düşünceyle zenginleştirilmelidir. Çünkü yanlış başlangıçlar ve aşırı duyarlı tepkiler zamanla cesaretimizi kırar ve aynı yanlış sonuçlara neden olur. Bu sebeple kendinizi, öz disiplininizi sağlamak ve “daha iyisini nasıl başarabilirim?” sorusunun cevabını bulmak adına, ısrarcı bir duygu durum içerisine sokarak, azimli olma eğilimi içine sokmanız gerekir.

4. Başkalarının deneyimlerini dinleyin


Damgalama ve ayrımcılığa maruz kalmak insanı yalnızlaştıran bir durumdur. Çünkü bu iki olgu zamanla öfke, depresyon ve ümitsizlik duygu durumlarını ileri derecede tetikler. Bu gibi çok güçlü negatif duygularla karşılaşan bireylerin bir çoğu, genellikle kendisini geri çeker ve yaşadıkları stres durumunu kendileri çözmeye çalışır. Unutmayın ki, tanıdığınız başka insanlar da sizin yaşadıklarınızı deneyimlemiştir. Kendinizi rahat hissedeceğiniz bir bireyi seçin ve onunla konuşun; onların yaşadıkları benzeri deneyimlerde ne gibi yöntemler bulduklarını dinleyin ve kendiniz için neler yapabileceğinizi tasvir edin.

5. İnsanlarla güçlü ilişkiler kurun

Sağlıklı sosyal ilişkiler, kişisel dayanıklılığınızı arttırabilmek için güçlü bir araçtır. Çünkü insanın kendini yalnızlaştırması, damgalama ile ayrımcılığın bir sonucu karşımıza çıkabilmektedir ve bu tarz güçlü sosyal ilişkiler mücadele yeteneğinizi arttıracaktır. Bu konuda, başka bireylere ulaşmanıza ve onlarla güçlü ilişkiler kurmanıza engel olan, kendinizden şüphe duymanıza sebep her türlü ruh hali ile yüzleşmeniz önemlidir. Böylece iletişim kurma yeteneğinizi ve isteğinizi arttırabilirsiniz. Birlikte ortak bir güç gibi hareket eden bir grup insanın yarattığı sinerji, damgalama ve ayrımcılığa karşı güçlü bir mücadele yöntemi olabileceği gibi, aynı zamanda da muazzam bir konfor alanı anlamına gelir. Güçlü sosyal ilişkiler kurmak, tek başına bile, duygusal ve fiziksel sağlınızı destekleyecek en önemli unsurdur.

6. Başkalarının sağlık durumlarını önemseyin

Bir bireydeki damgalama ve ayrımcılığa karşı mücadele etme gücü onu kendisini daha da geliştirmeye ve daha iyi mücadele edebilme isteğine yöneltecektir. Ancak bu her ne kadar doğal bir içgüdü olsa da, bunu yaparken birey sağlığını umursamayıp, kedisini tehlikeye de atabilir. Bu yüzden başka bireylerin ve HIV pozitif arkadaşlarınızın sağlık durumlarını düşünmeniz ve onlara destek olmanız çok önemlidir. Başkalarının sağlık durumlarına odaklanmak ve onları düşünmek, sizi bir bütünün parçası yaparak sorumluluk yükleyecek ve böylece kendinizi bir zincirin halkası olarak görmenizi sağlayarak, kişisel gelişiminizi hızlandıracaktır.

7. İnançlarınızı sonuna kadar savunun

Damgalama ve ayrımcılığa karşı mücadele etmek için kendi kişisel gücünüzü keşfetmeniz ve diğer arkadaşlarınızla sosyal ilişkilerinizi sağlam tutmanız, bireysel dönüşümü daha etkili hale getirecektir. Mutlaka başkalarının sizlerle paylaştığı konuları ve sorunları dinleyin, çözümler üretmeye çalışın, eğer çözüm üretemiyorsanız size destek olacak başka bireylerle iletişime geçin ve konunun ne kadar basit ya da zor olduğuna bakmaksızın öncelikle kendi gelişiminiz, sonrasında da diğer bireylerin gelişimleri için konuyu sonuna kadar takip edin. Kendini henüz içsel olarak güçlü hissetmeyen bireylere destek olmak için içinizden gelen isteği sürdürün. Bunu yaparken de, öğreneceğiniz her yeni bilgiyle, ne kadar daha güçleneceğinizi ve başkalarına güç vereceğinizi düşünün. Bu, içinizdeki inanç ve güç duygularını harekete geçirecek en etkili yöntemlerdendir.

Damgalama ve ayrımcılıkla mücadele etmek, bazen aranızdaki en güçlü bireyler için bile zor olabilir. Ancak bu mücadele arzusu, bireysel ve sosyal değişimi yaratmak için gerekli olan, özsaygı ve bağlılık içgüdülerini ayakta tutan yegane araçlardan biridir. www.kirmizikurdele.org #hivhakkindahersey #hivindogrusu



bottom of page