Amsterdam’da gerçekleşen 2018 Uluslararası AIDS Konferansının en ilgi çekici oturumlarından biri, Londra Üniversitesi’nden Dr. Alison Rodger’ın PARTNER 2 çalışmasının sonuçlarını açıkladığı oturumdu.
Dr. Roger "Eğer ART kullanıyorsanız ve viral yükünüz baskılanmışsa yani Belirlenemeyen düzeydeyse cinsel açıdan bulaştırıcılığınız yoktur. Risk sıfır!” diyerek konferansa damga vurdu.
Araştırma sonuçlarına göre, en az bir kişinin viral yükü baskılanmış yani Belirlenemeyen düzeyde HIV pozitif bir birey olduğu eşcinsel çiftler arasında gerçekleşen 77.000 kondomsuz cinsel ilişkide, hiç bir HIV bulaşısı tespit edilmedi. Bulgular konferansta büyük heyecan ve coşkuyla karşılandı. Dr. Rodger, hastalarına gerçeklerden bahsetmekten korkan ve bu güçlü bilimsel mesajı paylaşmayan doktorlar için ise “Artık hiçbir bahaneleri kalmadı” ifadelerini kullandı.
Araştırma sonuçları açıklanırken pek çok bilim insanı da konferans salonundaydı. 2011 yılında “HIV Önleme Denemeleri Ağı 052 Araştırması” adı altında heteroseksüel çiftler arasındaki bir araştırmayı yöneten ve hemen hemen aynı sonuçları alan, Kuzey Carolina Üniverstesi’nden Dr. Myron Cohen, gazetecilere verdiği demeçte “Bu bir dönemin bitişi. Tıpkı okulun son günündeki mezuniyet töreni gibi çoşkulu bir açıklamaydı” diyerek PARTNER-2 Araştırması’nı destekledi ve sözlerine “aslında tüm bu araştırmaların sonuçları, 1990’larda ilk kez ortaya konan bir hipoteze yapılan yatırımların ne kadar da başarılı olduğunu gösteriyor” diye ekledi.
ÜST DÜZEY GÜVENİRLİLİK
PARTNER-2 Araştırması, #hivbilgisi sayfalarımızdan hatırladığınız, eşcinsel ve heteroseksüel çiftler arasında 58.000 kondomsuz cinsel ilişkiyi kapsayan ve sıfır HIV bulaşısı ile sonuçlanan PARTNER-1’in devamı olarak ve sadece eşcinsel çiftler üzerinde yapıldı. PARTNER-1 çalışması ile ilgili #hivbilgisi yazımızı bu linkte okuyabilirsiniz.
Ancak PARTNER-1 Araştırması’nda elde edilen bulgular, eşcinsel çiftler üzerinde, heteroseksüel çiftlerde olduğu kesinlikte bir sonuçta bahsetmeye yetecek ölçüde yeterli değildi. Çünkü araştırmaya beklenildiği kadar eşcinsel çift katılmamıştı.
Bu sebeple Dr. Rodger’ın da açıkladığı gibi PARTNER-2 Araştırması, özellikle heteroseksüel çiftlerde elde edilen bulgulara benzer bulgular elde edilip edilemeyeceğini bulabilmek adına özellikle tasarlanmış bir çalışma olarak ayrı bir öneme sahip. Araştırmada birinin negatif, diğerinin ise pozitif olduğu eşcinsel çiftlerin arasında gerçekleşen korunmasız temas yoluyla virüs bulaşısı olgusunun, koruyucu baskılayıcı tedavi ile olan ilişkisi üzerinde duruldu.
Araştırmacılar aynı zamanda, PARTNER-1 araştırması’nda heteroseksüel çiftler için elde edilen 0.46’lık yıllık güven aralığının geçerliliğini de kontrol ettiler ve PARTNER-2 araştırması’nda bu sonuç 0.84 olarak belirlendi. Yani PARTNER-2 çalışmasından elde edilen verilen PARTNER-1’in verilerinden de güvenilir!
PARTNER-2 Araştırması’na 14 Avrupa ülkesindeki 75 sağlık merkezinden toplam 972 sero-different (yani biri HIV-negatif, diğeri HIV-pozitif olan) eşcinsel çift katıldı. Tüm çiftler belirli ön testlerden geçirildikten sonra, çalışma sırasında her 6 ve 12. aylarda yeniden çağırılarak, HIV pozitif bireylerde viral yük testi, HIV negatif bireylerde de HIV testi sonuçları düzenli olarak takip edildiler. Takiplerde eğer HIV-negatif katılımcının HIV testi sonucu pozitif çıkarsa yani HIV ile enfekte olduğu anlaşılırsa, bu durumda da araştırmacılar HIV negatif bireyin HIV ile nasıl enfekte olduğunu bulmak adına filogenetik araştırmaya tabi tutulacaktı (yani HIV bulaşısının HIV-pozitif partnerden gelip gelmediğini bulmak için özel testler uygulanacaktı). Ancak araştırma sırasında böyle bir araştırmaya tabi tutulacak tek bir birey dahi tespit edilemedi.
Araştırma ekibi, olası bulaşının tespit edilebilmesi için, araştırmada üç ayrı yöntem kullandı. Çalışma sürecinde, HIV-pozitif erkeklerin %27’si ve onların HIV-negatif eşlerinden %23’ünde cinsel yolla bulaşan farklı enfeksiyonlar tespit edildi. Ancak bu bireylerin %37’si de kendisini farklı bireylerle de cinsel ilişki yaşadıklarını ve asıl eşleriyle “açık ilişki” yaşadıklarını belirtmişlerdi.
Sonuçlar hakkında konuşan Dr. Rodger “Takibini yaptığımız çiftlerden sadece %5’inde yıllık bazda viral yük 200 kopyanın üzerinde tespit edildi. Bu durumda bu vakalar için ileri düzey bir viral kontrol uygulamasında bulunduk” diyerek sözlerine devam etti.
Çalışma sırasında sadece 15 bireyde HIV bulaşısı tespit edildi ancak yapılan genetik incelemelerde virüsün çiftler arasında gerçekleşen cinsel ilişkilerden dolayısıyla bulaştığını dair bir kanıt elde edilemedi. Bu 15 bireyin 11’inin verdiği beyanlarda, asıl partnerinden başka bir partnerle korunmadan cinsel ilişkiye girdiği bilgisi alındı.
"Bunlar, çalışmamızın genel olarak kesin sonuçları” diyen Dr.Rogder, sözlerine şöyle devam etti: “Çalışma sonuçlarına göre, çiftlerin tüm cinsel alışkanlıklarını da hesaba katarsak, korunmadan yapılan cinsel ilişki ile HIV bulaşısı arasında bir ilişki tespit edilememiştir.”
Yani çalışma sonuçlarını açık bir ifadeyle tekrar etmek gerekirse; eşcinsel erkekler arasında korunmadan gerçekleşen 77.000 temasta hiçbir HIV bulaşışı görülmemiştir!
Konferans salonundaki konuşmasını şu sözlerle sonlandıran Dr.Rodger, salonda ayakta alkışlandı: “İlaç tedavisi altında viral yükü Belirlenemeyen seviyeye erişmiş HIV pozitif bir birey, korunmadan cinsel ilişkiye girse dahi, virüsü bulaştırmaz. Bundan eminiz!”
Birinin “Belirlenemeyen” Olduğunu Nasıl Anlarsınız?
Konferans sırasında, çalışmanın bulguları genel olarak övgüyle karşılandı. Ancak yine de Dr.Rodger’a sorulan bazı sorular ilgi çekici ve pek çoğumuzun aklını kurcalayan noktaları işaret ediyordu.
Konferans katılımcılarından biri, çalışmaya katılan bireylerden ne kadarının uyuşturucu kullanan bireyler olduğunu sordu. Cevap “çok az bir kısmı” idi ve bu bireylerde de herhangi bir HIV bulaşısı tespit edilememişti.
Bir başka kullanıcı ise viral yükün 200 ile 1000 kopya arasında olan bireylerdeki HIV bulaşısı oranını sorduğunda Dr. Rodger detaylı sonuçların ayrıca açıklanacağı bilgisini verdi.
Soru sormak için söz alan Cohen adındaki katılımcı ise, ilaç kullanımı sonrası viral yükü henüz yeni olarak baskılanmış bireylerde en az 6 aylık süresinin geçmesini bekleme konusundaki endişesini ve bunun tam olarak ne anlama geldiğini sorması üzerine Dr. Rodger “biz bu çalışmada viral yükün baskılanmış olmasındaki sınırı 6 ay olarak belirledik, dolayısıyla araştırma sonuçlarına göre anlamlı bir sıfır bulaşıdan bahsetmek için en az 6 aydır belirlenemeyen seviyede olunması gerekiyor” diye cevapladı.
Cohen’den sonra söz alan başka bir katılımcı ise “Tam olarak bir bireyin belirlenemeyen seviyede viral yüke sahip olduğunu nasıl anlıyorsunuz ve bunun takibi için ne kadar sürelerde bireyin test ile takip edilmesi gerekir?” diye sorması üzerine Dr.Rodger “her bireyin takip ve tedavi tablosu farklıdır. Size şu kadar aralıklarla takip edilmelidir dersem, bilimsel açıdan yanlış bir söylemde bulunmuş olurum. Dolayısıyla bir bireyin belirlenemeyen olması bireye özgüdür ve bazı durumlarda özellikle dirençli hastalarda farklı süre aralıklarında takip gerekmektedir” diye cevapladı ve sözlerine ekledi “Bir bireyin, bir kere viral yükü baskılanmışsa, tedavi planına uygun olarak ilaçlarını kullandığı sürece, viral yük baskılanmış olmaya devam edecektir” dedi.
Kırmızı Kurdele İstanbul'un öncü imzacılarından ve uluslararası sözcülerinden biri olduğu Belirlenemeyen = Bulaştırmayan kampanyası ve arkasındaki güçlü bilimsel kanıtlar hakkında daha fazla bilgi için B eşittir B sayfamızı ve aşağıdaki diğer #hivbilgisi yazılarımızı okuyabilir, Türkçe'deki ilk B = B broşürünü bu linkten okuyabilir ve indirebilirsiniz.
www.kirmizikurdele.org